Bu inceleme ‘bana korku dizisi önersene’ diye sürekli
soran arkadaşlarıma geliyor, hiç kuşkusuz The Haunting of Hill House’ı
listenizde ilk sıraya yazabilirsiniz.
Perili evler korku sinemasının ve beyaz ekranın
jokeridir, özellikle Shirley Jackson’ın kitabından uyarlanan The Haunting
(1999)’i izlemeyen ve sevmeyen korku sever yok gibidir. Bunun yanında American
Horror Story’den Supernatural’a kadar birçok yapım perili ev konusunu
işlemiştir. Bana göre bu türün en güzel örneklerinden biri King’in Rose
Red’idir. Stephen King Shirley Jackson’ı çok sevdiğini ve özellikle The
Haunting of Hill House’ı baş yapıt olarak gördüğünü Danse Macabre kitabında
anlatır. Rose Red’in senaryosunu yazarken bu kitaptan esinlendiği tartışmasız
bir gerçek. Tam King’in diziyi beğenip beğenmediğini merak ederken geçenlerde
bu tür modernleştirilmiş uyarlamaları sevmediğini (keşke kendi uyarlamaları
için de söyleyebilse bunu) fakat dizinin harika olduğunu, Mike Flanagan’ın
harika bir iş çıkardığını ve Shirley Jackson’ın bunu muhtemelen onaylayacağını
içeren bir tweet attı. Mike Flanagan’ın buna tepkisi ise şahane oldu, ben de
olsam aynı tepkiyi verirdim tabi.
Diziye gelirsek; ispiyon vermeden kısaca konusu
anne-baba ve 5 çocuktan oluşan bir aile antik ve devasa bir eve yerleşiyor.
Anne-baba evi restore edip satmak ve bu parayla hayallerindeki evi inşa etmek
istiyor. Çocukların derdi ise güzel bir yaz tatili geçirmek. Ama beklenen
oluyor, yaşayan ev uzun süredir aç kalmış ve onun için yemek vakti.
Dizi Netflix yapımı, toplam 10 bölüm. Yönetmen yeni
nesil korku filmlerinden tanıdığımız Mike Flanagan, kendisi başarılı King
uyarlamalarından biri sayılabilecek Gerald’s Game’i de Netflix için yönetmişti.
Oyuncular çok iyi; Timothy Hutton, Henry Thomas, Michiel Huisman, Oliver
Jackson-Cohen, Carla Gugino, Annabeth Gish çok sevdiğim çok iyi oyunculardır,
bir arada o kadar uyumlu olmuşlar ki. Dizinin kurgusunda geçmiş ve şimdiki
zaman var ve geçmiş zamanda geçen hikayenin küçük oyuncuları o kadar iyi ki
teker teker hepsine hayran kaldım. Soundtrack The Newton Brothers’ın ve türü
sevenler kesinlikle kaçırmamalı, efektler çok iyi, atmosfer çok iyi ama dizi
ile ilgili beni en çok etkileyen şey izlerken -özellikle son bölümde- beni korksam
mı ağlasam mı ikilemine düşürmesi oldu. Korku-gerilim dozu dram dozu ile oldukça
dengeli ayarlanmış ve bu olaylara gerçeklik katmış, izlerken empati seviyeniz
en üst düzeyde oluyor ve kendinizi kaptırıyorsunuz ki bu bir dizinin-filmin
kalitesinin en önemli kriteridir benim için. İlk bölümden son bölüme kadar ama
özellikle finalde çok zevk aldım, korktum, gerildim ve Crane’lere ciddi anlamda
üzüldüm. Filmin içindeki ‘easter eggs’ dedikleri göndermeler de çok zekiceydi,
örneğin ilk bölümde Luke’un ağaç evinde oyuncak bir E.T. ile oynadığını
görüyoruz; Luke’un babası Henry Thomas E.T.’nin çocuk oyuncusunun ta kendisi,
bunları yakalamak da çok keyifliydi.
İşte böyle bir dizi The Haunting of Hill House.
İzlemeyen korku-gerilim severler sonradan pişman olurlar ama korkuya
dayanamıyorsanız sakın ha izlemeyin üç gün uyuyamazsınız benden söylemesi.
İkinci sezon gelir mi bilmiyorum, aynı aileyle gelmesi çok düşük bir intimal
belki başka aileyle gelebilir ama aynı zevki alacağımı sanmıyorum o yüzden
gelmesin, güzel şeyler güzel olarak kalsın efsane olsunlar, bu dizi de onlardan
biri olsun.
Not: İzleyecek olanlar 9. ve 10. Bölümleri mümkünse yattığınız
yerden izleyin, örneğin araba sahnesinde oturduğunuz yerden düşme ihtimaliniz
var çünkü.
BKumbay, 21.10.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder