9 Ekim 2011 Pazar

Fish Tank


Kendinizi akvaryumdaki balıkların yerine koydunuz mu hiç? Devasa bir dünyada daracık bir mekana sıkışmış, sizi seven ve sevmeyen; sevdiğiniz ve nefret ettiğiniz insanlardan ayrılamadan her gün aynı şeyleri yapmak, aynı şeyleri yaşamak; ulaşılamayacak büyük hayallere gidilecek o sonu görünmeyen yola akvaryumun buğulu camından bakmak. Peki, bir gün akvaryumunuza sıra dışı ve zehirli bir balık gelse, kaçacak kurtulacak yer yok ve kaçmak da istemiyorsunuz zaten. O balık sizin kurtuluşunuz ya da yok oluşunuz olacak başka seçeneğiniz yok, ne yapardınız?

Mia da onu sevmeyen ilgisiz annesi ve kendisiyle aynı durumdaki kız kardeşi ile akvaryumdan dünyasında sadece tek amacı olduğu halde yaşamaya çalışıyor; dansçı olup evden ayrılabilmek. Okuldan atılan 15 yaşındaki Mia’nın arkadaşı yok, babası yok, annesi onunla ilgilenmiyor, kardeşi ile soğuk bir ilişkisi var. Sıradan dünyası annesinin yeni erkek arkadaşı Connor’ın hayatlarına girmesiyle tamamen değişiyor. Başlarda ona olmayan babasının şefkatiyle yaklaşan Connor ile ilişkileri gün geçtikçe rayından çıkarak tehlikeli bir sınıra yaklaştıkça Mia'nın sıradan hayatından kurtulma mücadelesine bir de Connor’a olan hislerine karşı koyamamak eklenince akvaryumun suları gittikçe bulanıyor. Bundan sonra Mia’nın başına gelenler biz sıradan insanların başına gelenlerle aynı, hayalleri ve özgürlüğü için elinden geldiğince mücadele edecek ama kazanamayacağı bir savaş bu ve kendisi de farkında.


Mia kurtulamadığı kısırdöngü hayatına inat hergün yanından geçerken gördüğü zincirlere vurulmuş atı özgürlüğüne kavuşturabilmek için her yolu deniyor.


2009 yılı İngiliz yapımı olan Fish Tank’in yönetmen ve senarist koltuğunda Oscar ödüllü Andrea Arnold var. Başrollerde biri hariç tanınmamış oyuncular karşımızda; Mia’yı canlandıran Katie Jarvis’e Connor rolüyle usta aktör Michael Fassbender eşlik ediyor. Hikaye İngiltere’nin banliyösünde geçiyor, mekanlar ve atmosfer hikayenin kendisi gibi iç karartıcı. Arnold sıradan insanların başına gelen sıradan olayları tüm çıplaklığıyla sade bir şekilde sunuyor bize. Filmin teması dans ve müzik üzerine yoğunlaşmış, nadir olarak görülen soundtrack’i olmayan bir film Fish Tank; Mia’nın dansları eşliğinde zamanın şarkılarını dinliyoruz. Sıradan bir hayat, sıradan karakterler, sıradan olayların tüm acı gerçekliğiyle gözler önüne serildiği filmlerden biri; 123 dakika boyunca hikâyeye girip kendinizi kaybedebileceğiniz filmlerden. BAFTA ödüllü Fish Tank’in 16 ödülü daha mevcut, izlenmesi gereken iyi İngiliz yapımlarından biri. Özellikle oyunculuk açısından çarpıcı bir film, Fassbender’ın performansından bahsetmeye dahi gerek yok.


Fassbender'ın canlandırdığı Connor karakteri herkesin karşısına çıkabilecek ve herkesin hayatını raydan çıkarabilecek yakışıklı, komik, karizmatik ve kontrolcü; aynı zamanda yalancı ve bencil bir karakter. Asıl korkulması gereken kötü adam o, ama kaçımız karşı koyabiliriz ki?



Bundan sonraki kısımlar filmi izlemeyi düşünenler için rahatsız edici olabilir.

Fish Tank gibi ağır dramları sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Filmi izlememin nedeni de Michael Fassbender’dır inkar etmem gereksiz. Buna rağmen filmin gelişme ve sonuç bölümlerinden etkilendiğimi itiraf etmeliyim. Özellikle Mia’nın Connor’un evine gitmesi, Connor’un evli olduğunu öğrenmesi ve kızını kaçırması karakterden beklenmeyecek sürpriz sahnelerdi. Oldukça bildik bir konunun işleniş ile nasıl çarpıcı hale dönüştürülebileceğinin güzel örneklerinden biri Fish Tank. Hayatın sillesini yemiş insanların git gide nasıl battığının, felaketlerin felaket üzerine nasıl katlanarak geldiğinin, insan doğasının karanlık yanlarının, bencilliğin, sevginin, aşkın, aile ve arkadaşlığın karmakarışık doğasının işlendiği bir film. Bittiğinde yüzünde üzgün bir ifade ile Mia’ya ve onun gibilere hayatta bol şans dilemek istiyor insan çünkü biliyorsunuz ki dışarıda hayat mücadelesi veren sayısız Mia var.

Kıssadan Hisse; Hayat denen yemeğin en acı tarafından kocaman bir lokma Fish Tank, yerseniz acısı kolay kolay geçmeyeceklerden.

B.Kumbay / 09.10.2011

Hiç yorum yok:

Apple Airtag ile Kedi Takibi

  Özellikle yaşadığımız 6 Şubat depremi sonrası, dostlarımızın ve çocuklarımızın kaybolma riskini ortadan kaldırmak bir ihtiyaçtan öte gerek...