11 Eylül 2011 Pazar

Attack The Block


Sıradan insanların yaşadığı sıradan mahallenizi bir gün uzaylılar işgal etse ne yaparsınız? Silahlarınızı kuşanıp hepsinin üstesinden mi gelirsiniz yoksa tabana kuvvet canınızın derdine mi düşersiniz? –man soyundan veya X-Men okulundan gelmiyorsanız sanırım ikinci şıkkı tercih edeceksiniz. O halde aşağı yukarı ne olurdu haliniz görmek için Attack The Block’u izlemenizde fayda var.

Film İngiltere’nin kenar mahallelerinden birinde bir blok apartmanda geçiyor. Zavallı uzaylılar düşecek başka yer bulamıyorlar; henüz çocukken silahlı soygun yapan çeteler, uyuşturucu tüccarları ve müptelaların yaşadığı mahalleye gökten yağıveriyorlar. İlk yaratığı bulan ve onu sopalarla uzaylı cennetine yollayan çetemiz Moses ve korkusuz arkadaşlarından oluşmaktadır. Yaratığın leşini para eder ümidiyle kaptıkları gibi kendini bloğun sahibi zanneden uyuşturucu tüccarı Hi-Hatz’in laboratuarına götürürler. Daha sonra “gökten Gollum yağdığını” fark eden çetemiz silahlarını kuşanıp uzaylı avına çıktığında bu yeni ziyaretçilerin ilkine benzemediğini ve “Pokemon” gibi yakalayamayacaklarını fark edince kovalama sona erer; tabana kuvvet kaçış başlar.



Attack The Block, son yıllarda izlediğimiz ve oldukça zevk aldığımız o “gerçekçi” filmlerden biri. Shaun Of The Dead ve Paul’ün oyuncularından Nick Frost burada da aynen devam ediyor desem belki ne demek istediğimi anlarsınız. Filmin orijinal olmayan konusu senaryo ve kurgu ile olabildiğince güçlendirilmiş. Karakterleri tanıma, uzaylıların anatomisini anlama, gidenlere üzülme gibi gereksiz gayretler içine girmediğimiz için film su gibi akıp gidiyor. Aksiyon ve gerilim düzeyi uzun diyaloglarla düşürülmeden yükselerek devam ediyor. Diyaloglarda kullanılan sokak ağzı ve seviyeli espriler de filme inanılmaz yakışmış. Belirtmem gereken bir diğer konu da uzaylılar; benzerlerini daha önce görmediğimiz ve belki de uzaylı kavramına en çok yakışabilecek yaratıklar. Oldukça korkunç olmalarına karşın zayıf noktaları da yok değil; bu durumda geldilerse görecekleri de var ve görüyorlar da. Bir diğer konu da müzikler, filmin harika bir soundtrack’i var. Basement Jaxx ve Steven Price filmin ruhunu gayet iyi yansıtmış. Yönetmen Joe Cornish aynı zamanda filmin senaristi ve Attack The Block ilk filmi olmasına rağmen bence harika bir iş çıkarmış. Oyunculardan bahsetmeye gerek yok; Nick Frost harici hiç birini tanımıyorum ama filmi District 9 kadar olmasa da gerçekmiş gibi izledim, özellikle yaşları küçük bıcırıkları uzaylılardan önce ısırmak istedim. Filmin bana göre tek eksik yönü 88 dakika olması. Bitmesini istemedim, gözüm doysun.

Attack The Block izlerken kıskandığım bir film bunu da belirtmem gerekiyor; keşke biz de böyle bir film yapabilsek, uzaylılar bizi metroda kovalasa, Mecidiyeköy’ü işgal etseler biz de Metrobüs’le kaçsak! Sanırım uzaylıların dünyayı işgal etmesini görme olasılığım bu dediğimin gerçekleşme olasılığından yüksek o yüzden uzunca bir süre yabancı versiyonlarla idare etmek durumundayız. Türü sevenlerin kesinlikle ve kesinlikle kaçırmaması gereken bir film, Shaun Of The Dead ve Paul’ü sevdiyseniz Attack The Block’u da seveceksiniz.


B.Kumbay / 11.09.11

2 yorum:

Taurus Skywalker dedi ki...

Zevkine güvendiğim bir arkadaşım da bu filmi beğenmemişti, bende halbuki sinemada izleyecektim. Sinema yerine güzel bi riple evde izleyeyim bari. Birkaç güne izlerim. =) Ellerine sağlık...

Llamrei (Burcu Kumbay) dedi ki...

Umarım beğenirsin, şimdiden iyi seyirler :)

Apple Airtag ile Kedi Takibi

  Özellikle yaşadığımız 6 Şubat depremi sonrası, dostlarımızın ve çocuklarımızın kaybolma riskini ortadan kaldırmak bir ihtiyaçtan öte gerek...