Dracula en sevdiğim fantastik karakterdir,
vampirlere de bayılırım ama eski vampirlere; güneşe çıkamayan, sarımsak görünce
kaçan, tahta kazıkla işleri bitirilen vampirlere. Modern vampirleri sevmiyorum
özellikle 2000 ve sonrası işin suyunu iyice çıkardılar. Güneş kremi sürüp
gündüz dolaşan vampir mi olurmuş! Neyse gelelim asıl meselemize; konumuz BBC
Dracula dizisi yaptığı için havalara uçan bir adet Dracula hayranı ben. Peki
uçmama değdi mi? Hem de nasıl! Bundan sonrası diziyi izlemeyi düşünenler işin
uygun değil, düşünmeyenler okumaya devam edebilir.
Öncelikle; ‘ilk iki bölüm şahaneydi son bölümü
izlemeyeydik keşke’ diye dövünen birden çok izleyici gördü bu gözler ve
inanamadı. Benim için; ilk bölüm harika bir başlangıç, ikinci bölüm iyi bir gelişme
ve son bölüm vurucu bir final bölümüydü ve en çok üçüncü bölümü sevdim hatta
bayıldım desem yeridir. Dizide en çok sevdiğim şey Dracula’nın kendisi oldu,
Claes Bang iyi bir oyuncu, yakışıklı olduğunu söyleyemem ama o nasıl bir
karizmadır arkadaş, şimdiye dek izlediğim en iyi Dracula karakteriydi hem hal
tavır, hem oyunculuk, hem diyaloglar şa-ha-ne. Diziden iki diyaloğa yer vereyim
kendiniz karar verin:
Kötü kitaba
tahammüIüm yok. Ya senin?
Kitap bir
ilişkidir, yazarla okur arasında bir sözleşme gibidir ve anında kitabın içine
çekilmek isterim. Ne de olsa insanın vakti sınırlı. Kont Dracula
Dracula:
ArkadaşIık etmeyi ve insanları severim.
Agatha Van
Helsing: Niye öIdürüyorsun o zaman?
Dracula: Sen
niye çiçek topluyorsun?
İş bununla da bitmiyor, dizinin üçüncü bölümünde 100
yıllık uykunun ardından modern dünyaya gözlerini açan 500 yaşında bir insan
görüyoruz. Bu savaş lordu beş dakikada internetten avukatını çağırıp on
dakikada mail atmayı çözüyor; internet aleminden kanını içeceği insanları
seçiyor, onlarla yazışırken vampir emojisi kullanıyor ve bunları yaparken
karizma ve soğuk kanlılık %100 seviyesinde. Claes Bang’in karaktere katkısı
büyük ama başta senaryo harika yazılmış. Hatta kimseciklerin beğenmediği final
de bence ayağa kalkıp alkışlamalık olmuş. Koskoca Dracula, tek düşmanının kendi
korkuları olduğunu fark edip en büyük korkusuyla yüzleşir en büyük düşmanıyla
el ele iken yapar bunu, valla başka türlü bitse ben beğenmeyecektim iyi oldu
böyle varın siz beğenmeyin. Diziyle ilgili iki ufak hayal kırıklığım var; ilki
Mina’nın görünüp kaybolması, bu sefer bayrak Lucy’deydi (bu arada kedilerimin
isimleri Mina ve Lucy bilenler bilir) ikincisi ise koskoca Dracula bayat kandan
zehirlenip ölmemeliydi başka bir şeyler bulabilirlerdi sanki, neyse. Kısacası;
tadı damağımda kaldı, keşke beş bölüm olsaydı, hemen best of listeme ekleniyor
kendisi.
Bu arada sevdiğim diğer vampirlerden de kısaca
bahsetmek istedi canım.
Gary Oldman -
Bram Stoker’s Dracula (1992)
İzlediğim en korkunç ve tiksinç Dracula’dır. Film
tartışmasız türünün en iyilerinden, oyuncular zaten efsanedir. Filmin
kurgusunun bir aşk üçgeni üzerine kurulu olması kendisini çok sevmeme engel
teşgil etmektedir. Dracula dizisi ile Bram Stoker’s Dracula arasında baya
benzerlik ve bağlantılı nokta var, iki uyarlamada da hemen hemen karakterler
aynı, başlangıç sahneleri aynı, Mina’nın yazdığı mektupların içeriğine kadar
aynı. En büyük fark Mina faktörü ve filmdeki Van Helsing Anthony Hopkins iken
dizideki Van Helsing bir rahibe.
Jonathan Rhys
Meyers - Dracula (2013, dizi 1 sezon)
İzlediğim en efendi Dracula’dır. Yeniden doğan eski
karısı Mina’yı elde etmek için sosyal statüsünü ve parasını kullanır ve amacına
da ulaşır. Maalesef oldukça eğlenceli olan bu dizi 1. sezonun sonunda iptal
edildi (tabii ki çünkü ben izliyordum)
Luke Evans -
Dracula Untold (2014)
İzlediğim en yakışıklı Dracula’dır. Klasik hikayeyi
devam ettiren filmin tek farkı Vlad’ın nasıl Dracula olduğunu izlememiz. Filmde
Dominic Cooper’ın olması ve kendisinin Fatih Sultan Mehmet’i canlandırması beni
bitiren etkenlerden yani senaryo kötü mötü ama oyunculara hasta olduğumdan en
sevdiğim Dracula filmidir (evet)
Chris Sarandon - Fright Night (1985)
Jerry Dandridge Dracula değildir ama şimdiye dek
izlediğim en baba vampirdir kendisi ve bana vampirleri sevdiren karakterdir.
Film kara komedidir ve hatta bazı sahneleri ciddi korkunçtur, zamanının en iyi
korku filmlerinin başında gelir. Sonradan ikincisi de çekilmiş hatta remakei
yapılmıştır (2011 - Jerry’yi Colin Farrell canlandırdığı için bende etkisi
sıfır olmuştu fakat Charley Beewster’ı canım Anthon Yelchin (toprağı bol olsun)
oynuyor o yüzden izledim ve sevdim) Yine de yenileri geçin muhakkak ilk filmi
izleyin (de vampir görün)
James Marsters
- Buffy The Vampire Slayer
Spike evet, Angel değil Spike (Spike’cıyız)
Hugh Jackman -
Van Helsing
Dracula’yı sevip de Van Helsing’i sevmemek olamaz
(özellikle bu kadar yakışıklıysa).
Listem bu şekilde. Efendim, biri Twilight mı dedi?
Hııı hııı
Vampirler kan emen katillerdir, lütfen yüzlerine sim serpmeyiniz.
Burcu Kumbay, 08.01.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder