20. yy’ın sonları, insanoğlu uzayı keşfe çıkmanın
eşiğindeyken bir gün büyük başkentlerin üzerlerine devasa uzay gemileri
yerleşiyor. Kendilerini insanoğlunun varlığını korumak ve gözetmek amacıyla
gelmiş Hükümdarlar olarak tanıtan bu bilinmez uzaylı ırkın sözcüsü Karellen;
dünya dillerini çok iyi konuşuyor, insanoğlunu çok iyi tanıyor ama yüzünü
göstermemekte ısrarlı. Karellen yüzyüze olmasa da uzay gemisinde tek bir insan
ile görüşüyor; BM Genel Sekreteri Rikki Stormgren. Stormgren dahil insanlar
Hükümdarlar’a boyun eğiyor; savaş, kıtlık, açlık, hastalık bitiyor, insanoğlu
altın çağını yaşamaya başlıyor. Peki hükümdarlar neden yüzlerini insanlığa
göstermiyor?
Arthur C. Clarke’ın başyapıtı Çocukluğun Sonu gerçek
ve sağlam bir bilimkurgu. Yıllardır birçok bilimkurgu filmine ve hikayesine
esin kaynağı olmuş; aslında bildik bir konusu varmış gibi görünen ama okuyucuya
sağ gösterip sol vuran derin bir konusu var. Okuduğuz ve izlediğimiz uzaylı
temalı eserlerde genelde uzaylılar ya kötüdür ya iyi; genelde dünyayı ve
kaynakları sömürmeye gelmiş zalim yaratıklardır. İyi olanlar da maalesef
insaoğlunun zalimliğinden nasiplerini alır, canlarını zor kurtarırlar,
Çocukluğun Sonu ikisine de benzemiyor bu bakımdan farklı olduğu su götürmez bir
gerçek. Bilimkurgu severlerin kesinlikle okuması gereken yapıtlardan biri,
düşündüren, hüzünlendiren ve dehşete düşüren bir yapıt.
Çocukluğun Sonu bu güne dek sinemaya veya
televizyona uyarlanmadı. Halen uyarlanmadı diyebiliyorum çünkü henüz geçen
hafta SyFy’da iki bölüm halinde gösterilen “Childhood’s End”in Arthur C. Clarke’ın
kitabıyla alakası yok, sadece olayların başlangıcı, bazı karakterlerin isimleri
ve Hükümdarlar’ın görüntüsü benzeşiyor o kadar. İşin gerçeği Childhood’s End’e
uyarlama demek hakaret bana göre çünkü diziyi izleyen biri kitabı asla
okumayacaktır hatta kitaba sövmesi olası. Sen git konuyu çarpıt, baş
karakterlerin sadece isimlerini kullan, araya aşırı aşk ve duygusallık ekle, olayların
nedenini sonucunu asla açıklama, hikayenin en önemli yerlerini atla, görmemiz
gereken yerleri gösterme, kitaptaki 60 yıllık zaman dilimini 10 yıla indir ve
konuyu leblebi gibi ye sonra da Arthur C. Clarke’ın eserinden uyarlanmıştır de;
resmen terbiyesizlik. Size bir dost tavsiyesi; dizinin kitapla alakası yok o
nedenle oturup kitabı okuyun, dizi kendi başına bile izlenecek matahlıkta değil,
izlemenizi asla tavsiye etmiyorum. Kitabı bitirmemle diziyi izlemem arasında sadece
bir gün var, bu konuda kendimden gayet eminim.
‘Ve Karellen ilk o zaman
öfkelenmişti; ya da öfkeli bir tavır takınmıştı. “Birbirinizi dilediğiniz gibi
öldürmekte özgürsünüz” diyordu mesaj. “Ve bu sizinle kanunlarınız arasındaki
bir mesele. Ancak yemek ve nefsi müdafa dışında dünyayı paylaştığınız canlılara
kıymaya kalkarsanız karşınızda beni bulacaksınız.”’
Hükümdarlar’ın icraatlarından ilki yukarıda bahsi
geçen şey; kavga edip birbirimizi yemekte özgürüz ama diğer canlılara zarar vermemiz
yasak. Gizli örgütler kurup Hükümdarlar’a karşı gelme özgürlüğümüz var ama
şiddete başvurursak sonucuna katlanırız. Yani özgürüz, onlar iyiliğimizi
istiyor, gelişmemizi istiyor, soyumuzun yok olmasını önlemek, birbirimizi
tüketmemizi engellemek için burdalar, tabi yerseniz.
Çocukluğun Sonu’nun aslında insanoğlunun sonunu
anlatması; kitabın şimdiye dek bildiğimiz ve beklediğimiz uzaylı istilasına
tamamen yeni bir bakış açısı getirmesi, kendimize yakın gördüğümüz
karakterlerin kitap boyunca bulunmaması (60 yıllık zaman diliminde ölüyorlar
örneğin Stormgren sadece başlangıçta var, Karellen ile işi bittiğinde sahneden
çekiliyor), insanlığın kıyamet senaryolarından “kısırlığı” ve hepimizin
beklediği “aydınlanma çağı”nı birleştirmesi, tanrı olarak gördüğümüz yaratıcı
gücün yarattığı insanlığın sonunu getirmesini ve en önemlisi insanoğlunun asla
tatmin olmamasını okumak eşsiz bir deneyim. Özellikle ruhundan vahşetin ve kaosun
çekilerek alındığı bir insanoğlunun yaratıcılığını tamamen kaybetmesi Clarke’ın
evrimleşme ve altın çağ için hissettiklerinin bir yansıması ve çok etkileyici.
Merakına yenilen bir bilimadamının gizlice Hükümdarlar’ın gezegenine gitmesi ve
gördüğü ve öğrendiği her şeyi insanlara anlatmak için geri döndüğünde kıyametin
içine düşmesi; insanoğlunun sonunu getiren şeyin yine insanoğlunun kıymetlisi
çocuklar olması, Hükümdarlar’ın tam anlamıyla şeytani dış görünüşleri gibi çok
enteresan detaylarla süslenmiş sonu üzücü hatta dehşet verici bir hikaye
Çocukluğun Sonu, insanlığın sonu.
Kıssadan Hisse; ey uzaylılar geldiyseniz yüzünüzü
gösterin bir kere. Savaş için geldiyseniz her türlü varız, barış için
geldiyseniz fazla bekleme yapmayın işimiz var, daha 3. Dünya savaşını
çıkaracağız.
Burcu Kumbay – 10.01.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder