1 Şubat 2015 Pazar

Marslı


Tuhaf bir his gerçekten. Nereye gitsem, ilkim. Araçtan dışarı mı çıktım? Oraya gelen ilk kişi benim! Bir tepeye mi tırmandım? O tepeye tırmanan ilk kişi benim! Bir taşı mı tekmeledim? O taş bir milyon yıldır yerinden kımıldamamıştı!

Bunlar astronot Mark Watney’nin sözleri, kendisi makine mühendisi ve botanist bir NASA astronotu. Mars’a yapılan üçüncü insanlı görev olan Ares 3’ün mürettebatından, NASA’nın Mars üzerinde öldü sanılarak terk edilen ilk ve tek  astronotu.

Mark oldukça zeki, esprili ve yetenekli bir bilimadamı. Mark terk edildikten sonra Mars’ın canlı düşmanı yüzeyinde bir Hab, iki yüzey aracı, bir MTA platformu, su arıtıcı ve oksijen verici sistemleri, güneş panelleri, yedek GDF giysileri, bir RTJ’si, bol bol vitamini, bir kavanoz Dünya toprağı, deneysel bitki tohumları ve sınırlı yiyeceği var. Dünya ile iletişim kuramıyor, NASA Mark’ın öldüğünü düşünüyor, NASA ve dünyanın geri kalanı. Mark’ın 400 Sol (Mars günü) yetecek yiyeceği var, Ares 4’ün Mars’a gelmesi ise 4 yılı bulacak. Peki Mark bu süre boyunca nasıl hayatta kalacak?

Marslı’nın konusunu ilk duyduğunuzda “ölümcül bir çölde tek başına kalmış bir bedevi, daha ne olabilir ki” diyebilirsiniz ama durum bundan ibaret değil. Mark kişilik açısından olabildiğince renkli bir karakter, kendisini sevmemek imkansız. Çok zeki ve yetenekli, tüm çareler tükendiğinde adam imkansızı başarıyor hem de her seferinde. Espiri yeteneği de üst üste gelen felaketleri okurken gerilmenize rağmen sizi güldürmeyi başarabilen cinsten. 

Marslı’nın yazarı Andy Weir, Marslı yazarın ilk kitabı. Andy Weir bir yazılım mühendisi ve belli ki Mars ve NASA hakkında inanılmaz teknik bilgi sahibi olmasının yanında kitabı yazarken inanılmaz araştırma yapmış. Weir’ın yazarlık yetenekleri ve edebi yönü tartışılır fakat beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor, kitabın ilk sayfasını okuduğumdan itibaren kendisi ne kadar kitap çıkarırsa çıkarsın hepsini alıp okumaya yemin ettim ve yeminimi tutmak için sabırsızlanıyorum.

Marslı’nın yazım dili o kadar içten ve sade ki daha ilk sayfadan itibaren kendinizi bir nevi Mars’ta Mark’ın yanıbaşında buluveriyorsunuz. Mark o kadar içten anlatıyor ki olayları, siz de olsanız aynı şekilde anlatmaz mıydınız? Kurgu Mark’ın günlüğü üzerine kurulu olduğundan gereksiz detaylar atlanmış, teknik bilgi yoğunluğu içinde bir günce ile olayları birebir yaşıyoruz. Günlükte bir çok teknik terim, hesaplama, fizik ve kimya bilimi var bu bakımdan bazı okuyucuların anlamadığı kısımlar olacaktır ama o okuyucular Marslı’yı neden eline aldı ve okumaya yelteniyor ki? Bu bir bilimkurgu kitabı ve Mars’ta geçiyor yani kalkıp da ben Mars’ın atmosferini bilmem, hiç yüzey aracı görmedim, Pathfinder ne ola ki diye soranlar en baştan hiç bulaşmasınlar bu işe. 

Kitapta sadece Mark’ın günlüğünü de okumuyoruz, NASA merkez ve Hermes’den de haberimiz oluyor. Bu nedenle de Marslı’yı okurken karşınızda üç ayrı mekan ve birçok renkli karakter olacak. Sıkılmanız mümkün değil, gerçi sadece Mark’la Hab’da tıkılıp kalmış olsak bile canımız sıkılmayacaktı. Mark’la birlikteyseniz canınızın sıkılması pek mümkün değil. En azından birlikte 70’lerin dizilerini izleyip, Agatha Christie okuyup disco dinlersiniz, arta kalan zamanlarınızda Mars toprağında patates yetiştirmek için kimyasal tepkime üstüne kimyasal tepkime yapacak vaktiniz de kalır. Olmadı el ele tutuşur Acidalia Planitia’da GDF yaparsınız, yapacak iş çok.

Ve kitap ile ilgili bir haber; Marslı’nın sinema uyarlaması 2015’de geliyor. Bu haberi mutlu ve umutlu bir ruh hali içerisinde veriyorum çünkü uyarlama hem yapımcı hem yönetmen hem de oyuncular açısından oldukça sağlam. Yapımcı yönetmen Ridley Scott (Alien, Blade Runner, Prometheus, daha sayayım mı?), oyuncu bilgisine aşağıdaki görselin altından ulaşacaksınız. Mark Watney’yi Matt Damon canlandıracak, ilk seçimim olmazdı ama Damon deneyimli ve iyi bir oyuncu, Mark’ın sofistike karakterinin altından kalkabileceğine inancım sonsuz. Matt Damon’u en son Interstellar’da iblis bilimadamı olarak izlemiştik zaten yani GDF giysisi içinde zorlanmayacağı aşikar.

                                                         Matt Damon - Mark Watney.

Soldan sağa; Jessica Chastain - Melissa Lewis, Sebastian Stan - Chris Beck, Kate Mara - Beth Johanssen
Sean Bean - Mitch Henderson, Chiwetel Ejiofor - Venkat Kapoor, Jeff Daniels - Teddy Sanders


Birazdan kitabı okumayı düşünenler ile yollarımız ayrılacak. Ayrılmadan önce – matbaacılık sektöründe danışmanlık yapan bir kalite mühendisi olarak - kitabın baskı kalitesi hakkında da birkaç şey söylemek isterim. Öncelikle kapağa ve çeviriye cidden bayıldım. İthaki Yayınları ve Emre Aygün’ün ellerine sağlık. Emre Aygün’ün Stephen King çevirmesini de isterim ben, cidden başarılı bir çevirmen. Kapak resmi de NASA’dan, tek kelimeyle şahane. Kitapta ufak tefek harf ve yazım hataları var ama ne olacak yani, zaten sonraki baskılarda düzelteceklerdir, hiç problem değil.

Yani; bilimkurgu severseniz beklediğiniz kabahat, derhal kalkın ve Marslı’yı okumaya başlayın! Bilimkurgu sever gibiyseniz ama türe pek aşina değilseniz de Marslı güzel bir başlangıç olabilir. Kitaptaki terimleri tarifleri anlamam diye korkmayın, hangi devirde yaşıyoruz google her daim emrinize amade!


Marslı’yı iki günde bitirdim, kitabı okurken şifayı bir hayli kapmış olmam nedeni ile sabaha karşı 3’den 8’e kadar okuduğum da, annemin odadan içeri dalıp “okumaktan bıkmadın mı hala?” diye sorduğu da oldu. Kitaba bir başladınız mı elinizden bırakmanız mümkün değil; Mark Mars toprağına patates ekiyor ama yüzlerce litre suya ihtiyacı var eyvah,  Mark roket yakıtını yakarak su yapıyor bu sefer Hab’da hidrojen birikiyor eee şimdi ne olacak? Mark dünya ile konuşabilmek için vuruyor kendini yollara, Pathfinder’ı buluyor ama çalışmıyor ki meret eeee? Mark Ares 4 için Hab’ı terk ediyor vuruyor kendini yollara tam yaklaşmışken devasa bir kum fırtınasına dalıyor, işte şimdi sıçtık!

Kitabın teknik yönünü eleştirecek kadar Mars bilgim ve deneyimim yok, sadece iki konuda beklentilerim daha fazlaydı, belki. Birincisi Mark’ın doğumgününü atlamış olması, öyle esprili bir insan doğum günü için değişik bir etkinlik düzenlerdi diye düşünmüştüm hani belki özel bir yemek paketi açar, patates ve vitamin karışımı ile kendine Mars pastası yapar, doğum günü şerefine üç beş bezelye ekerdi ama kitapta hiç lafı edilmiyor. İkincisi ise devasa kum fırtınası, NASA Mark’ın kum fırtınasından sağ çıkmayacağından hemen hemen emindi. Mark bir nevi Mars’a düşmüş McGyver tabii ki üstesinden gelecekti ama sorunu bu kadar çabuk çözmesi yine enteresan. Bunların dışında Mark’ın MTA ile Hermes’le buluşmaya gittiği sahnelerde gerçek anlamda nefesim kesildi (ağır nezle olduğum için zaten nefes alamıyordum ama o sayılmaz). Hab brandasının yırtılması, İMÜ’nin bitmesi, Mark’ın yaralanması filan beni benden aldı. Filmi izlerken o sahnelerin sonunu bildiğim için biraz üzüleceğim galiba.

Kıssadan Hisse; Marslı okuduğum en iyi bilimkurgu kitaplarından biri. Mark Watney okuduğum en harika erkek karakterlerinden biri. Kendisi Iron Man olmak istedi ve izin verseler olacaktı da ama olmasına gerek yok çünkü kendisi benim kahramanımdır ve hep de öyle kalacak. Ne diyordum ki ben? Evet mutlaka okuyun, filmi gösterime girmeden okuyun, hem okuyun hem izleyin. Kesinlikle pişman olmayacaksınız.

Not 1: Kitabın önünde önceleri hiç ilgilenmediğiniz ama büyük yolculuk başlayınca açıp açıp baktığınız o Mars haritası var ya, işte buyrun o haritanın renklisi (Bkz. Sağ üstte ilk giriş kısmında az kalsın kriz geçireceğim Schiaparelli)

Not 2: Andy Weir geçenlerde facebook sayfasında bana hoş bir tebessüm ettiren (hayır baya baya güldüm) bir gönderi yayınladı. Aşağıda orijinalini görmekte olduğunuz gibi büyük usta Neil deGrasse Tyson’ın resminin üstünde Weir en büyük korkusunu (!) tanımlamış. Tyson’ın Interstellar ve Gravity yorumlarından sonra korkması gayet doğal ama bence Marslı gayet sağlam duruyor, küçücük bir kum fırtınasından etkilenip de uçup gidecek hali yok ya. 

Birgün Neil deGrasse Tyson Marslı’yı ya okuyacak ya izleyecek. Bunu yaptığında başlangıçtaki kum fırtınasının fizik kuralları ile çeliştiğini derhal anlayacaktır. Bir Mars fırtınasının durağanlığının bir şeylere zarar veremeyeceğini ifade edecektir.
Bunun olacağını bilmek aklımdan çıkmıyor.


Son olarak Mark ve NASA arasındaki konuşmalardan ufak bir kesit.



[12:04] JPL: …Ayrıca lütfen diline sahip çık. Yazdığın her şey, tüm dünyada canlı olarak yayınlanıyor.

[12:15] WATNEY: Bakın! Memelere bakın! -> (.Y.)


 
B.Kumbay / 01.02.2015
 

Hiç yorum yok:

Apple Airtag ile Kedi Takibi

  Özellikle yaşadığımız 6 Şubat depremi sonrası, dostlarımızın ve çocuklarımızın kaybolma riskini ortadan kaldırmak bir ihtiyaçtan öte gerek...