21 Ağustos 2011 Pazar

The Man From Earth


Ne zaman doğdum; bilmiyorum. Annemi hiç hatırlamıyorum, babamı ise hayal meyal. 35 yaşıma kadar yaşlandım, sonrasında bugün olduğum gibi kaldım. Zaman içinde insanlardan sürekli kaçtım; denizci oldum, savaşçı oldum, öğrenci oldum; Budha'dan çok şeyler öğrendim, öğretmen oldum; insanlığa öğrendiklerimi anlatmaya çalıştım elimden geldiğince. Kıtaların, okyanusların, Dünya üzerinde yaşayan hayvanların değiştiğini gördüm. İnsanlığın konuşmayı, sanatı, bilimi öğrenmesine tanık oldum. Çok savaş gördüm, doğumlar da gördüm ölümler de. Dinlerin doğuşunu ve çöküşünü gördüm. Gerçeklerin din uğruna değiştirilmesine tanık oldum. Bir çok insan sevdim, bir çok çocuğum oldu; hepsini terk etmek zorunda kaldım. Bir çok dalda bir sürü doktora yaptım, nerdeyse bütün Dünya'yı dolaştım. İnsanların göz açıp kapayana kadar gelip gidişini izledim; hiç değişmediklerini gördüm. Tarihte var olmuş büyük felsefeciler, bilimadamları, sanatçılar ve dini önderler tanıdım. Bazen ben onlardan biri oldum, bazen onlar benden biri. Birçok hastalık geçirdim, vücudumda bir çok yara izleri açıldı ama hepsini atlattım. Benim için daimi olan yaşam, yalnızlık ve ne olursa olsun ölüm korkusu. Ben kim miyim? 140.000 yıldır yaşayan sıradan bir mağara adamı.


Kelimelerle anlatılabilecek bir film değil The Man From Earth. Gözlerinize değil ruhunuza hitap eden bir film. İzleyenlerin yarısından fazlasının nefret ettiği; geri kalanların da benim gibi tarifsiz duygularla asla unutmayacağı bir film. İnsanoğlunun hep aklında olan, vampirizm gibi mitlerle açıklamaya çalıştığı ölümsüzlük olgusunun inanılmaz yalın, aynı zamanda dolu dolu anlatıldığı bir film. Hikayenin ayrıntılarının bir yapbozun parçaları gibi yerine oturduğu, sizi kendine inandıran bir film. Bittikten sonra insanı kara kara düşündürtecek bir film. John gerçekten 140.000 yaşındaki bir mağara adamı mı, John gerçekten İsa mı? gibi sorulara "tabii ki" dedirten bir film "The Man From Earth". Yine sonunda içinizi burkacak, insanoğlunun ölümsüzlüğü neden bu derece istediğini anlamaktan çok ruhunuzda hissedeceksiniz.

Özellikle John'un Will ile son sahnelerde konuşması, Will ölünce girdiği ruh hali beni çok etkiledi, tarif edemem.

Film bir odada birkaç arkadaş akademisyen arasında akıp gidiyor. Keşke bitmeseydi, keşke bir şeyler daha öğrenseydik John'dan.

Mutlaka izlemelisiniz, izlemezseniz çok şey kaybedersiniz vs. demiyorum, hiç bir şey söylemek istemiyorum.

2 yorum:

Taurus Skywalker dedi ki...

Umarım yeni izlememişsindir bu filmi. Cıks cıks...

Llamrei (Burcu Kumbay) dedi ki...

İzleyeli 2 yıl kadar oluyor, koymak için biraz geç kalmışım :=)

Apple Airtag ile Kedi Takibi

  Özellikle yaşadığımız 6 Şubat depremi sonrası, dostlarımızın ve çocuklarımızın kaybolma riskini ortadan kaldırmak bir ihtiyaçtan öte gerek...