2016 yılında Tutankhamun konulu iki dizi izleme şansımız oldu. İlk çıkan Tut bir üçleme; her bölümü 1,5 saat civarı olan ve Tutankhamun'un hayatını anlatan bu yapım maalesef gerçekleri yansıtmıyor. Ben Kingsley'nin Ay performansı hariç oyunculuk dikkate değer değil, kostümler sönük kalmış; Tutankhamun'un hayatı içinde bol entrika, aşk, ihanet, cinayet olan garip bir hikayeye dönüştürülmüş. Birkaç karakterin ismi hariç ne karakterler ne tarih dokusu gerçeklerle örtüşmüyor o yüzden en son sahnesi hariç dizi beni tatmin etmedi (son sahneyi izlerken gözlerim dolu dolu oldu haliyle), yine de Antik Mısır hayranıysanız izleyebilirsiniz ama fazla beklentiniz olmasın.
Bir diğer dizi olan Tutankhamun dört bölümlük ve yaklaşık dört saatlik bir dizi; Howard Carter'ın Tut'un mezarını buluşunu konu alan yapımın gerçeklerle olan bağlantısı ufak tefek noktalar hariç oldukça tatmin edici. Tutankhamun'un mezarını bulduğunda 47 yaşında olan Carter'ı Max Irons'ın canlandırması (ve gaytan bıyıklarına rağmen en fazla 30'unda göstermesi) ve Carter - Lady Evelyn ilişkisi hariç göze batan bir şey yok gibi. Tut'un aksine mekanlar, kostümler, özellikle Tutankhamun'un mezarı, tabutu ve hazinesi muhteşem olmuş. Lord Carnarvon'u canlandıran Sam Neill ve Max Irons'ın uyumu diziyi izlemek için başlı başına bir sebep. Senaryoya eklenen ümitsiz aşk teması Carter'ın kişiliğini yumuşatmış ve Tutankhamun saplantısının arka plana atılmasına neden olmuş bu nedenle Carter'ı daha bir seviyorsunuz. Kısacası Tutankhamun gerek oyunculuk, gerek senaryo, gerekse görsellik için izlenmesi gereken bir dizi, Antik Mısır ve ejiptoloji aşıklarının beğeneceğini düşünüyorum.
Ve ümitsizce Paul Doherty üçlemesinin birebir diziye veya filme uyarlanması hayaliyle yaşıyorum.
BKumbay - 13.11.16
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder