Ah şu Sadık Okuyucu neler çekti yıllardır senin
kitaplarının hikayelerinin uyarlamalarından ey Stephen King; ortada tam bir
uyarlama diyebileceğimiz bir elin parmaklarını geçmeyen film ve dizi varken
Stranger Things diye bir dizi çıktı, sen de bilirsin twitter'dan bol bol yazdın
hatta, işte o dizi çölde vahaya rastlamış gibi sevindirdi bizi içimiz bir hoş
oldu. İzlerken yer yer seni izledik, seni andık, keşke demekten dilimizde tüy
bitti; ah keşke Duffer kardeşler bir King uyarlaması yapsa demekten. Ey kader
bizi de gör artık, yazık bize!
Şeklindeki ağıtımdan sonra diziye direkt atlayabilirim.
Stranger Things 8 bölümlük ilk sezonunu tamamlamış 2016'nın en kalitelilerinden
bir Netflix dizisi. Tipik Netflix dizileri gibi tüm bölümleri ard arda çıktığı
için film gibi bir solukta da izleyebiliyorsunuz ama film niyetine değil de bölüm
bölüm sindire sindire izleyin, neden derseniz;
Stranger Things bazı izleyicilerin 'klişelerle dolu ve
çakma' şeklindeki betimlemelerine karşın benim deyimimle 'konsantre bir
korku-gerilim-bilimkurgu övgü yapımı' Burada övgüden kastım bir nevi ustalara
saygı duruşu anlamında çünkü dizinin yapımcı-yazar-yönetmeni Matt ve Ross
Duffer kardeşler (Hidden) birazdan sıralayacağım yapımları çarpıtıp etinden
suyundan faydalanmamışlar; bu yapımlara resmen saygı duruşunda bulunmuş ve
tümünü o kadar güzel birleştirmişler ki ortaya içinde sevdiğiniz her türlü
çikolatadan bulunan leziz bir dondurma çıkmış. İzlerken 'nasıl da çalmışlar'
değil ama 'nasıl da saygıyla hatırlamışlar' diyorsunuz; izlerken deja vu üstüne
deja vu yaşamak, çocukluğun gözlerin önünden geçmesi ve hüzünlenmek işten bile değil. Hal böyleyken
zaten sekiz bölüm olan dizi bir solukta bitiveriyor ve siz 'bir bölüm daha
olsaydı da şundan da olsaydı' derken buluveriyorsunuz kendinizi.
Esas konumuza geçmeden -çünkü burası Stephen King üzerine
bir site, siz ne alaka demeye başlamadan- önce dizi hakkında kısacık bilgiler
verelim; Yazar-yapımcı-yönetmen Duffer kardeşler; bir yönetmen daha var ki
efsane isimlerden Shawn Levy, kendisini Real Steel, Night at the Museum serisi,
Date Night, The Pink Panther gibi filmlerden bilirsiniz; dizinin iki bölümünü
kendisi yönetiyor. Oyuncular: Winona Ryder, David Harbour, Matthew Modine ve
kalabalık bir küçümen ordusu; Millie Bobby Brown (11), Finn Wolfhard (Mike),
Gaten Matarazzo (Dustin), Caleb McLaughlin (Lucas) ve Noah Schnapp (Will).
Oyunculuk gayet tatmin edici, Winona Ryder'ın bana göre en iyi performansı,
küçümenleri saymıyorum bile hepsi de muhteşem. Kurguydu, yönetmenlikti,
müziklerdi, hele de giriş introsuydu söyleyecek lafım yok. Stranger Things'in
gayet sıradan bir konusu var; herkesin birbirini tanıdığı küçücük bir orman
kasabasında çete halinde gezen bir arkadaş grubu mutlu mesut yaşamakta iken
çete üyelerinden biri olan Will bir gece eve giderken kayboluyor. O an itibari
ile Will'in annesi, abisi, kasabanın şerifi ve çete üyeleri Will'i bulmak için
çılgınca bir arayışa girişiyor.
Twitter’da King ve Del toro’dan diziye övgü üstüne övgü
geldi.
Stranger Things'in bir çok filme-diziye referans sahneler
içerdiğini söylemiştik ya, işte o filmlerin ve dizilerin listesi;
Star Wars (dizide Yoda'yı da görebilirsiniz ayrıca
bakınız posterlerin benzerliği)
Alien (siz anladınız hangi sahne olduğunu)
ET: The Extra Terrestrial (haliyle buram buram ET
kokuyor, hele de o bisikletli sahneler)
Dungeans and Dragons (esas meselemiz)
The Thing (dizide The Thing'in ilk versiyonunu hem
izliyor hem duvarda posterlerini görebiliyoruz)
Pan's Labyrinth (sadece bu da değil, buram buram
Guillermo Del toro var, hatta kendisi bizzat twitter'dan da yazdı aha da ben
şeklinde)
Nightmare on Elm Street (hele de o duvarlar geliyor ya
üstümüze üstümüze)
The Goonies (ilk akla gelenlerden tabii ki)
Silent Hill (karlar düşer, yoksa kül mü onlar)
Bunların dışında; Scanners, Under the Skin, Rambo / Commando, X-Men,
Altered States, Twin
Peaks, Close Encounters of the Third Kind,
Explorers.
Enteresandır ki bu liste birçok sitenin yorumlarından
oluşturuldu; kimi şu vardı demekte iken kimi bu vardı demekte. Dizi öyle
konsantre ki eminim siz de kendinizce listede olmayan birkaç yapım
çıkarabilirsiniz. Benim yukarıdakilere ekleyeceğim bir Dark Angel (2000-2002)
var mesela, diziyi izleyenler Max'in küçüklüğüyle 11'i muhakkak
benzetmişlerdir, benzetmemek mümkün değil.
Ve evet geldik asıl meselemize; girişte o kadar
ağlamamdan da tahmin etmiş olduğunuz üzere Stranger Things neredeyse bir King
uyarlaması gibi hatta King uyarlamalarının çoğunda olmayan bir şeye sahip;
Stephen King ruhuna. Açık seçik belli olan şey Duffer kardeşlerin King hayranı
olduğu ve hatta Sadık Okuyucu olduğudur, kim ne derse desin görünen bu. Dizide
King'e yapılan birden fazla saygı duruşu var; bir çoğunu şıp diye
anlayabiliyorsunuz, bir iki tanesi gözden kaçabilecek oldukça heyecanlı
sahneler ve bir gönderme var ki o kadar araştırma yapmama rağmen hiçbir
kaynakta karşıma çıkmadı e o da benim farkım olsun. Buyrun;
King listemiz şu şekilde;
Needful Things: Bunu sadece bir kaynağın listesinde
gördüm, o da aşağıdaki gibi kitap ile dizinin kapağını ve yazı fontunu
benzetmiş. E isim benzerliği de yok değil hani.
Carrie: Ne yalan söyleyeyim sahnenin heyecanından
kaçırdığım bir gönderme.
The Shining: O balta Winona'nın eline daha çok yakışmamış
mı?
Firestarter: Sadık Okuyucu iseniz gözünüzden kaçması
imkansız.
Stand By Me: Göndermeden de fazlası aslında, utanmasam
Stand By Me'nin başka evrende geçen bir versiyonu diyeceğim.
Ve kimselerin bahsetmediği bir gönderme;
It: ilk bölümden itibaren Stranger Things bana buram
buram O koktu. Nedendir bilmem ama her karanlık köşebaşından Pennywise
fırlayacakmış gibi hissettim ve hislerimde yanılmadığımı 8. Bölümün sonlarına
doğru gördüm. Cidden tüylerimi diken diken eden bir sahneydi, Duffer
kardeşlerin ne kadar iyi bir King hayranı olduğu sadece bu sahneden belli
oluyor, sözün bittiği yer.
It uyarlamasında (1990) Penny Kaybedenler Kulübü
tarafından iki kez nakavt oluyor ve ikisi de sapan yardımıyla. Stranger
Things'de de sapanın önemli bir işlevi var izlemeyenler için detaya girmeyelim
fakat açık ve seçik son bölümdeki en önemli saygı duruşu It'e karşı yapılmış.
Bunu benden başka yakalayanlar da vardır elbet (!) ama ilk yazan ben olayım
bari.
Listedekiler haricinde Stranger Things'de King'e karşı
apayrı bir saygı sevgi gösterisi de var, durum böyle olunca insan bir yandan
dizlerini döverken bir yandan da 'ah be Duffer kardeşler, Kara Kule
uyarlamasını siz yapsaydınız bari' diye ağlamadan edemiyor.
Sinema ve televizyon sektöründen yıllardır darbe üstüne
darbe alarak saçmalığın elli tonunda çeşit çeşit uyarlama izlemek durumunda
bırakılan bir Sadık Okuyucu olarak kendi adıma Matt ve Ross Duffer'a teşekkür
ediyor, dizinin 2. Sezonunu sabırsızlıkla beklemeye başlıyorum. Siz sadık
okuyuculardan aranızda Stranger Things'i izlemeyen varsa da izlesin, en azından
Cell'e vakit ayıracağınıza güzel bir şey izlemiş olursunuz sonunda sinirden
çatlama riski de yok, çöpsüz üzüm.
Benden söylemesi.
Burcu Kumbay / 08.08.16
Edit - 25.08.2016
Sitemizin adminlerinden Emrah Özmen diziyi henüz bitirdi ve dizideki dikkate değer bir diğer King göndermesi konusunda beni uyardı; 11'in üzerinde deney yapması için zorlandığı beyaz tontiş kedi Church'e ve dolayısıyla Hayvan Mezarlığı'na bir saygı duruşudur kanaatinde. Doğrusu izlerken aklımdan geçmedi değil ama kedinin hem kısacık görünmesi hem de beyaz ve tontiş olması üzerinde durmamama neden olmuştu. Ama Emrah iki kediyi karşılaştıran yukardaki görseli bana yolladığında ne derece haklı olduğunu gördüm. Buradan kendisine teşekkür ediyor, Church'e selam olsun diyorum.