Sonsuza dek yatabilen ölü değildir,
Ve tuhaf uzak zamanlarda ölüm bile ölebilir…
Ve tuhaf uzak zamanlarda ölüm bile ölebilir…
Cthulhu’nun Çağrısı, Howard Phillips Lovecraft’ın okuduğum ilk kitabı
ve bana “bu zamana kadar aklım nerelerdeydi” dedirtmeyi başardı, eh geç olsun
da güç olmasın diyelim.
Öncelikle belirtmeyim ki H.P. Lovecraft’ın yaşam öyküsü neredeyse
yazdığı hikayeler kadar ilginç. Annesinin kız çocuğu gibi büyüttüğü, 3-4
yaşlarında okumaya, 6-7 yaşlarında yazmaya başlayan, annesi ve babası 23 yıl
arayla aynı akıl hastanesinde ölen, yüz bine yakın mektup, onlarca makale,
deneme ve şiir yazan, birçok büyük yazara ilham veren, yoksulluk içinde yaşayan
ve öldüğünde ardında 51 öykü bırakan edebiyat tarihinin en iyi korku
yazarlarından biri. Kendine has zengin anlatım tarzıyla seriler çıkarılabilecek,
destanlar yazılabilecek konuları kısacık hikayelere sığdırabilen bir dahi.
Yapıtlarının hemen hemen tümünün filmlere, dizilere, oyunlara konu olmasına
şaşmamalı.
Cthulhu’nun Çağrısı sekiz hikayeden oluşuyor, bunlar;
Randolph Carter’ın İfadesi (The Statement of
Randolph Carter)
Yabancı (The Outsider)
Erich Zann’ın Müziği (The Music of Erich Zann)
Herbert West: Diriltici (Herbert West: Reanimator)
Duvarlardaki Fareler (The Rats in the Walls)
Pickman’ın Modeli (Pickman’s Model)
Cthulhu’nun Çağrısı (The Call of Cthulhu)
Innsmouth Üzerindeki Gölge (The Shadow Over
Innsmouth)
Hikayelerden uzun uzadıya bahsetmeyeceğim yalnız
tümünün ortak bir yanı var o da korku öğesinin kadim dünyaya ait çoğunlukla
bilmediğimiz, tanımadığımız, gördüğümüzde bizi çıldırtacak türden varlıklar
olması. Bu varlıklar kimi zaman kadim bir Mısır mumyası, kimi zaman yeniden
dirilen karanlık ruhlar, kimi zaman insanlığın var oluşundan önce dünya üzerinde
yaşamakta olan gulyabaniler, kurtadamlar, vampirler ve aklımızın almadığı
yaratıklar.
‘Cthulhu’nun Çağrısı’ oldukça zengin bir dille
yazılmış, betimlemeler yer yer uzun ve karmaşık cümlelerle ifade ediliyor öyle
ki bazı kısımları aklınız başka yerdeyse, yoldaysanız, müzik dinliyorsanız
tekrar tekrar okumak zorunda kalabilirsiniz. Lovecraft hikayelerinde karakter
tahlili yapmıyor, gereksiz ayrıntılar yok, zorlama diyaloglar yok, çevresel ve
coğrafi betimlemelere fazla girmiyor, direkt konuya dalıyor ve sizi de hikayenin derinliklerine çekiveriyor. Bu arada annesinin mi yoksa kısa evliliğinin mi etkisindendir bilinmez hikayelerde neredeyse hiç kadın karakter yok; olanlar da ya kötü, ya silik,
hikayelere dahil olamayan tipler. Tüm bu kriterler birleşince eski zamanlarda
geçen ve sanki büyükbabanızın size anlattığı anıları gibi sisli, mistik, gerçekçi ve gece rüyalarınıza girebilecek kadar karanlık öyküler çıkmış ortaya. Tümü de
birbirinden güzel, birbirinden çarpıcı.
Lovecraft’ın tüm hikayelerini okumadım (buna
kesinlikle niyetliyim) ama ‘Cthulhu’nun Çağrısı’ndaki hikayelerden birkaçında ortak bağlantılar var ki bu durum bir King okurunun her okuduğu yazarda aradığı bir
özelliktir. Karakterler genelde karanlık ve kadim kötülüklere isteyerek veya istemeyerek
bulaşan kişiler, kaçtıkları karabasan tarafından yakalanan, kazdıkları kuyulara
düşen insanlar. Bazıları kan bağıyla doğuştan lanetlenmiş, görünüşte avlar fakat
aslında doğuştan avcılar. ‘Cthulhu’nun Çağrısı’ hikayesi diğer hikayelerden
farklı, ‘Innsmouth Üzerindeki Gölge’ ile tamamen bağlantılı, bir nevi başlangıç
hikayesi. Cthulhu zaten başlı başına bir olay, Lovecraft okumadığım halde o
kadar çok görmüş, duymuş ve izlemişim ki kadim Cthulhu’nun anlatıldığı
satırları okurken sanki çok eskiden bildiğim ama gömdüğüm bir kabusu hatırlar
gibi oldum. Cthulhu korku edebiyatının ana karakterlerinden biri, hakkında
ciltler dolusu yazılabilecek bir cevher. Lovecraft’ın üretken bir yazar
olmaması çok büyük bir kayıp.
Cthulhu’nun Çağrısı’nda beni en çok etkileyen
hikaye ‘Duvarlardaki Fareler’ oldu. Bir insanın başına gelebilecek en
büyük felaketlerden biri ve muhteşem aktarılmış, okurken ciddi anlamda
gerildim. Kitaptaki her hikaye güzel aslında, yürüyen ölülerden bıktığımdan
olsa gerek ‘Herbert West: Diriltici’ biraz yavan geldi ama zamanına göre hayli etkileyici bir hikaye olduğu yadsınamaz.
Cthulhu’nun Çağrısı 232 sayfa, okuduğum baskı
İthaki Yayınları’ndan çıkan 2015 baskısı, Dost Körpe çevirisi. Çeviri gerçekten başarılı ve
Dost Körpe’nin Önsözü mutlaka okunması gereken başarılı önsözlerden.
Kıssadan Hisse; Cthulhu’nun Çağrısı korku severlerin kesinlikle okuması
gereken eserlerden biri. Yıllar boyunca tekrar tekrar okunacak bir mücevher. Lovecraft’ı bana bıkmadan usanmadan tavsiye eden arkadaşlarımı
dinlemekte geciktiğim için çok pişmanım ama geç oldu, güç olmadı ve çok da
güzel oldu.
Bkumbay / 22.02.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder