Mucize, sihir, doğaüstü olaylar göremediğimiz bu sıradan ölümlü dünyada süper kahramanlık, süper güçler ve doğaüstü olayların işlendiği filmler, diziler ve kitaplar her zaman ilgimi çekmiştir. Özellikle bu tür filmlerin senaryoları her ne kadar birbirine benzese de genelde izlemekten zevk alırım. Beyazperdede uzaylılar tarafından kendine verilen güçle, dokunduğu bir maddeden kazandığı yeteneklerle, büyü ile yaptığı doğaüstü hareketleriyle ortalığı karıştıran sıradan insanlar karşımıza oldukça sık çıkmakta. Konu olarak bu tür yapımları her ne kadar seviyor olsam da, footage tekniği (el kamerası kullanılan çekim tarzı) kullanılarak çekilen mockumentary (kurmaca belgesel) türü filmlerden pek hoşlanmıyorum. Bu tür filmler her ne kadar gerçekçi olsa da (örneğin REC ve Trolljegeren bu türün en güzel iki örneğidir) sürekli hareket eden kamera, bulanık görüntüler ve kamera açısı beni oldukça rahatsız eder. Bu bakımdan Chronicle’ı izlemeye karar vermem pek de kolay olmadı ama izledikten sonra sevinerek türün farklı bir örneği olduğunu görmüş oldum.
Chronicle’ın konusuna değinmek gerekirse; Andrew lise son sınıfa giden, anti sosyal ve kuzeni dışında hiç arkadaşı olmayan kendi halinde biridir. Annesi ağır hasta olan Andrew, kendini sürekli döven babası ile sorunlar yaşamaktadır. Bir gün kendine bir kamera satın alan Andrew hayatını günlük şeklinde kaydetmeye başlar. Bir gece kuzeni Matt ile gittiği bir partide ağaçların arasında ıssız bir yerde bir mağara girişi keşfeden Andrew, Matt ve arkadaşı Steve mağaranın derinliklerine inerler ve doğaüstü bir varlıkla temasa geçerler. Yaşadıkları bu deneyimden sonra üçü de telekinezi yeteneği kazanır, düşünceleriyle cisimleri hareket ettirebilmektedirler. Başlarda insanlarla dalga geçip eğlenmek için kullandıkları yetenekleri gittikçe güçlenmeye başladığında toplumdaki statülerini yükseltmek için bu yeteneklerini kullanabileceklerini keşfederler fakat işler Andrew’un aile içi sorunlar nedeniyle kontrol altına alamadığı öfkesi arttıkça çığırından çıkmaya başlar.
Chronicle 12 milyon $ bütçesi, tanınmamış oyuncuları ve yönetmeniyle başlangıçta beklentilerinizi düşük tutarak izlemeniz gereken bir film gibi görünse de aslında hiç de öyle değil. Filmde kullanılan footage tekniği Andrew’un kamerayı güçleriyle yönetebilmesi sayesinde alışık olduğumuz üzere omuz hizasında, koşarken sürekli sallanan bulanık görüntüler ve belirsiz gölgeler şeklinde değil; kamera 360° geziyor, genelde havada süzülüyor, kuşbaşı çekim bile yapabiliyor. Bunun dışında karakterlerin sıradanlığı, birkaç sahne dışında senaryoda abartı olmaması, konunun sade anlatılış biçimi ve gereksiz diyaloglar içermeyen, aile dramı ile ağırlaştırılmamış bir kurgu filmi izlenebilir ve beğenilebilir kılıyor. Özellikle son 15 dakikayı soluksuz izleyeceğiniz garanti diyebilirim. Bu kadar düşük bir bütçeyle böyle iyi efektler nadir karşımıza çıkıyor, neredeyse yarısı havada geçen filmde bazı sahnelerde “nasıl yani” diyerek kala kaldığımı itiraf etmeliyim. Filmin bana göre iki minör kusuru var; Andrew ve Matt arasındaki ailevi ve arkadaşlık bağını biraz daha güçlendirip sondaki malum sahneyi daha vurucu hale getirebilirlerdi ve finali biraz daha özgün yapabilirlerdi. Yine de bu haliyle bile türü içinde izlenmesi gereken bir film Chronicle.
84 dakikanızın boşa gitmeyeceği garanti.
B.Kumbay / 29.04.2012
B.Kumbay / 29.04.2012